31.10.2010

Anneyle sohbetler

Yer : Salonun ortasındaki oyun alanımız
Zaman : Az önce

Lego o torbasını aldı geldi.
Ela: İigooo igooo , açç
Anne : Açalım mı ?
Ela : Aç

Biraz zaman gecer ..İnce parcadan kule diker , 3 lü parcalar birleştirilir , anne alkışlar afferin diye.
Anne : Ela bu ne , naptın ?
Ela : Evv
Anne: Kimin evi?
Ela: Elooo

Anne kuzuya yumulur . Legoları takmayı yeni öğrenmesinin yanıda ev kelimesini ilk kez ve dogru kullanmıştır :))

----------------

Zaman : Dün öğlen
Mekan : Kipa

Raflara saldırmasın diye genelde almayacagım renkli birseyi eline tutustururm , tamda öyle bir anda caliou lu kitap sepetinin önünden geciyorduk , eline tutuşturuverdim .

Ela : Bu Kalyu ..
Anne : Ne ne dedin sen ? Nedir bunun ismi?
Ela : Kalyu .

Şaşırdım çünkü Caliounun tipini şahsen sevimsiz bulduğumdan , ayrıca evde hiç çizgi filmini falan segretmediğinden tanıdığını bile bilmiyordum . dumur oldum . Nerden öğrenmiş olduğu hakkında hiç fikrim yok ...

-----------------

Yer : Yine salon
zaman : Evelsi gün

Salondaki Tv liğin üstündeki süsleri gösteriyor ..

Ela , Anne ıh ıh ...
Anne: ne var kızım , ne istiyorsun ?

deyip kucaga aldım . Trabzon işi ufak gümüş takunyaları aldı. Yere koydum . Baktım ayagına giymeye çalışıyor:))) Bir yandanda aykkabııı aykkabııı diyor ...

----------------

Bunları unutmak istemiyorum , not düşeyim istedim aklımdayken :))

cadılara selam olsun

 

 
Posted by Picasa


Dünkü Topolino-Nurturia buluşmamızdan sonra Ela fazlasıyla yorgun düştüğü için olsa gerek rahat bir pazar gecirdim . Sabah babamızla kahvaltı edip 4 günlüğüne Antalya'ya yolculadık. Ben buruk tabi. Ela dünden kalan son enerjisini lojmanın parkında harcayıp öglen güzel bir uykuya yattı . Bende ufak tefek işlerime , maillerime daldım . Kalktıgında seker gibiydi kuzu . Köfte ısıtıp finger food hesabı eline vermek niyetindeydim , lakin tencerede bulgur ısıttığımı farketmiş, mama sandalyesinden PİLAAAA PİLAAA diye direktifi verdi küçük hanım. Kendi yiyecekmiş , diretti , çaresiz kabul ettim , pilavını az yogurtlayıp kasıgını eline teslim ettim . Bir yandan alkışlar eşliğinde mamamızı yiyoruz keyifle bir yandan dışardan çoluk çocuk sesleri geliyor. Havada kararmış. Bu arad ela arada kendini alkışlıyor agzını tutturunca falan :) Sesleri duyunca birden heyecan yaptı , tabi ben cadılar bayramını kutlayan çocuklar oldugunu anladım . Apar topar Eloşada ayakkabılarını giydirip şöyle bir bakmak üzere dışarı çıktık.

 

 


Lojmanda Amerikalı akademisyenler var , onlar genelde bu eğlencenin öncüsü oluyorlar . Bizim çocuklarda eğleniyor haliyle , En az 10 çocuk vardı kostümlü, olmayanda kafasına carsaf gecirip casper olmustu zaten :)Elayıda kattık aralarına , birkac kapıdan seker , çikolata topladılar , birkac resim cektim , sokagın basına dek beraber yürüdük ama serin oldugundan biz yarıdan döndük. Elanın çok algıladığını sanmıyorum zaten. Sadece çocuklar arasında olmak ona inanılmaz mutluluk veriyor. hemen aralarına dalıyor, hiç çekinmeden.

Seneye çocuğu kreşe başlatmamak büyük haksızlık olacak sanırım . Dün Topolinoda da o kadar eglendi ki babasıyla bir kez daha emin olduk zaten , kreşe erkende başlasa zorluk çekmeyeceğine. Önümüzdeki tek sorun tuvalet eğitimi. Ondada 1 adım bası yol almış degiliz. Hiç umrunda değil kuzunun...

Topolino postum bir sonraki yazımın konusu olsun artık .

29.10.2010

İyiki Dogdun Nurturia



Nurturia 1 yasında oldu bile.
Biz ordayız kızımla ,yoksa siz hala ????

www.nurturia.com.tr

27.10.2010

Anne-Baba-Çocuk Blogları “Mim” Soruları

Özgür Anneden yeni bir sobe var bloglarımız üzerine. Anne-baba-çocuk blogları üzerine araştırma yapan birine hem yardım etmek hemde bugünkü postumuzun konusu omuş olsun diye hemen cevaplıyorum.

annebabacocukbloglari@gmail.com. adresinede hemen blogumun adresini yolluyorum .

Katılımcı olmak isterseniz işte sorular ve işte benim cevaplarım :




1. Bir zamanlar “bebek günlükleri” vardı. Sizce bloglar onların yerini aldı mı?


Ben hamilelik günlüğümü yine blog üzerinde tutuyordum. Hatta doguma kadar olan kısmını print alıp, ciltletip kızıma anı olarak saklıyorum. Anne olduktan sonra bu yeni süreci farklı bir blog açarak devam ettirdim lakin artık yazılarımın sayısı boyumu aştığından aynı şekilde dosyalayabilecek miyim bilinmez ? Elanın ilk 1 yılını yazdıgım ayrıca bir bebek günlüğümde var . benim için ikiside vazgeçilmez ama blog yazılarım elbetteki daha ayrıntılı.


2. Blog yazarlığı ebeveynlik tarzınızı etkiliyor mu? Nasıl?


Etkiliyor . Anneliğe sıfır tecrübe ve okuduğunuz birkaç kitap dahilindeki bilgilerle başlıyorsunuz. Annem yakınımda olmadığı için herhangi bir sorunda blog annelerinin benzer sorundan bahseden yazılarını okumak veya annelerle yazışıp yorulaşmak , çözüm yollarına ulaşmamızı kolaylaştırıyor. Ay yada yaş grubuna göre kitaplar, oyuncaklar, bebek-anne malzemeleri hakkında fikir sahibi oluyorsunuz. Ben mağazadaki herhangi bir satıcıya ( ki çoğu sattığı ürünün kime veya neye hizmet ettiğinden bile habersiz) danışmaktan öte , blog yazılarını okuyarak veya annelerin görüşünü alarak alışverişlerimi yapmaya çalışıyorum . AVM insanı olmadığımdan, bazen yeni çıkan bir üründen veya kampanyalardan bloglar aracılığıyla haberdar olabiliyorum.


3. Anne-baba-çocuk blogları blog dünyasını etkiliyor mu? Nasıl?


Fikrim yok . Ama çok okunan bloggerların , bize yönelik üretim yapan firmaların ürün lansmanlarına çağırılmaları , önemli bir detay.


4. Çocuk büyütmekle ilgili olarak, bloglar olmasaydı kesinlikle farklı davranırdım dediğiniz bir şey var mı?

Spesifik olarak aklıma bir şey gelmiyor ama günümün en az 1-2 saatini internet üzerinde blog okumak veya blog vasıtasıyla tanıştığım annelerle ortak portalde buluşarak sohbet ederek geçirdiğimden , bloggerlıgın getirilerinden çokça faydalandığımı düşünüyorum.


5. Anne-Baba olmak meslek mi yoksa üstlendiğimiz toplumsal rollerden biri mi?


Meslek değil elbette . Aile ve evlilik yaşantımın getirdiği doğal bir süreç belki. Sevdiğim adamla birlikte meydana getirebileceğim en güzel şey .


6. Anne-baba-çocuk blogları, babaları nasıl etkiliyor?


Eşimde blogumun yakın takipçilerinden . Yakın arkadaş ve akrabalarımıza blogumuzun adresini vermekten mutlu oluyor. Elanın gelişim sürecini çokça paylaştığım bir blog olduğundan dolayı.

7. Bloglar yoluyla gerçekleşen bilgi ve deneyim aktarımı büyükanne-büyükbabaların bilgi ve deneyimini değersizleştiriyor mu?


Benim için değil. İlk 2 hafta kızımın bakımını annemle beraber yaptık. Göbek deliğine ben dokunamazken veya altını değiştiremezken annem özenle yapmıştı. Eğitimi konusunda ise uzakta olduğundan çok fala müdahale etme şansları olmuyor . Bilgi ve deneyimleri önemli , gerekli olan durumlarda mutlak fikir sorabilirim hem anneme hem kayınvalideme ama uygulamada kafama yatması lazım :)

8. Anne-baba-çocuk blogları sözkonusu olduğunda, blog yazmayı daha ne kadar sürdürmeyi düşünüyorsunuz?


Gittiği yere kadar :) Uzunca bir süre daha yazacağımı düşünüyorum.

9. Yazdığınız blog kapansa ya da kapatılsa bloglar yoluyla kurduğunuz sosyal ilişkiler devam eder mi?

Kesinlikle. Blogum sayesinde hem kızımın hem benim pek çok değerli arkadaşımız oldu. İzmirde yaşıyorum . Sürekli bir araya gelen güzel bir grubumuz var. Ayrıca İstanbul ve Ankara’ya gittiğimde de blogger arkadaşlarımla görüşmekten, bebeklerinin büyümelerini izlemekten keyif alıyorum.

26.10.2010

İşte beklediğim kitaplar

Hasret bitti ve günlerdir 4 gözle beklediğim kitaplarımız geldi. Taze taze yazmak istedim ki ,yazmazsam biliyorum sonrasında üşenecegim .


 

Hepsi Tudemin yayını bir kere .Hayvanlarla Öğreniyorum Serisi. Boyutlarından görülecegi üzere A4 ün yarısı kadar normalde . Lakin tekerlemenin oldugu sayfanın yanı 2 ye katlanmış , sayfayı açınca tekerlemedeki bilmecenin cevabı çıkyor ortaya . Yuppie . Okumasıda acayip eğlenceli. Dün koalalı kitaba baktık arabada markete giderken . Anne bebegini sırtında taşırkenki resim Elanın çok hoşuna gitti , sevinç çığlıkları attı. Çünkü bazen üst kattan alt kata inerken bende onu sırtıma alıyorum ve bu çok hoşuna gidiyor . Bu arada koalayı tanımadı tabi , defalarca tekrarda etsem onun adı AYU :))

Bir kaç örnek resim çektim aşağıda:

 


 

 
Posted by Picasa



Kütüphanedeki Aslan'ı bi dolu kitabı okuyarak karar vermiştim. Gerçekten çok hoş bir kitap . Baskısı, kalitesi, cildi. Lakin sanırım biraz beklemesi gerekiyor. kitapla babasının daha çok ilgilendiğini söyleyebilirim . Neredeyse bana vermiyordu. ( Kendisi hem aslan burcu hemde çalıştığım kurumun Kütüphane daire başkanı ya :)) )

Ama Bonbonu çok düşünerek almadım aslında. Ismarladıktan sonra birkaç yerdeki yorumunda çizimlerin biraz iç karartıcı olması dolayısıyla eleştirenler olmuş. Ya da rüyasında fırçalamadığı dişleri dökülen bonbonun , gereksiz yere korku aşılamasından falan bahsedilmiş. Dolayısıyla acaba oldum .

Hikaye hala tamamen okunmadıgı bol bol resim üzerinden hikaye uydurulan bir dönem olduğundan bence anne hikayeyi yumuşatabilir. Ben şimdilerde Elaya diş fırçalamayı alışkanlık haline getirmeye çalıştığımdan cuk oturmuş gibi geldi. Hatta bu saban Ela kitabı görünce monmon monmon demeye bile başladı :)))

Kısacası yeni kitaplarımızla pek mesuduz efem , paylaşmak istedik.

24.10.2010

wish list

Hazır kitap postlarımız tazeyken cuma günü inkılapta incelediğim 2 kitaptan bahsedeceğim . Biliyorum ki Elayla aydaş arkadaşlarımız yavaş yavaş kütüphanelerini oluşturuyorlar bu ara. Kalın ciltli , içinde 10'larca masal barındıran ve yatarken okuyabileceğimiz başucu kitapları arayışındaydım . Çünkü henüz kütüphanemizde bu tür kitaplarımız yok . 1-2 tane bulunmalı sanırım.



Çiçek yayınevinden bir kitap. Daha önce bu yayınevini duymamıştım , lakin aynı yayınevinin 1-2 kitabına daha rastladım . Hepsi hoşuma gitti. Bu kitap ise çok canlı çizimleri ve bol bol hayvan hikayeleri barındırıyor bünyesinde. ( fabl mı deniyordu ) Sevimli mi sevimli . Fiyatı 40-50 civarı birseydi İnkılapta, sert kapaktı. İnternette yumusak kapak versiyonları daha ucuza bulunabilir.




Buda bildiğimiz disney masalları , yine disney karakterleriyle var . Hikayeler 3-4 sayfada anlatılmıs cünkü 50 kadar disney masalı var içinde. Pamuk prenssin çizimlerinde yedi cüceler yoktu misal .Büyük kayıp :))Belki ben küçüklüğümde bu masallarla büyüdüğüm için sempatik geliyor, bilemiyorum. Birde Aysegül serilerim vardı , 33 sene , breh breh. Tom Sawyer hatırlıyorum bide .Hmm . Neyse , Masallar biraz kısaltılarak yazışdıgı için hikayeleri hatırlayıp uzun uzadıya anlatmak serbest. Yine sert kapak versiyonu 35 liraydı .

Bense bunları Ela için birkaç ay sonrasına almayı planlıyorum doğrusu. Ptesi gelmesini umdugum 6 tane kitabım var çünkü. Bir süre idare ederiz onlarla ..

Kitaplar servet , gerçekten öyle. İnsan fazla düşünmeden gönlünce almak istiyor ama ince elemek zorunda kalıyorsun gerçekten bu maaşlar ve alım gücüyle . Birde yırtılma ihtimali , ah işte o daha beter. Ama kumaş kitap vaktimiz de çoktan geçti be blog .

İyi pazarlar herkese.

22.10.2010

Önüm arkam sagım solum sobeeee

Diğer yazanlardan çokça feyz alacağımı düşündüğüm bir konu üzerine sobelendim , yaşasın. Hemen kendi cevaplarımı yazıyorum ve topu yine Özlem(Nil) ve Senem ( Neva) ikilisine fırlatıyorum.

1. Boncuğunuza kitap seçerken en çok önem verdiğiniz kriterler neler?

Elaya 6. ayından itibaren kitap alıyorum . Şimdilik öyle çok zengin bir kütüphanemiz yok , bu konudaki hevesimi şimdilerden sonrasına saklıyordum açıkçası. İlk aylarda kumaş kitaplar aldık. Gültekin şu yanardag patlamasında İskocyada mahsur kaldıgında Elaya calışmıştı. Tiny Love’ın Stroll in the park , tüm zamanların favorisi olarak şimdilerde bile ilgisini cekiyor. Renkli , pop-up , hısırtılı . Sonra kisdimin yolladıgı pisi kediler . Hala çok seviyor. Oku oku diye getiriyor bazen. Sonra parmagımı tutup tüylü, dokulu yüzeylerde gezdiriyor. Sonra kalın kartondan birçok ufak kitabımız var . Nispeten saglam oldugundan, içlerinde şekiller, renkler , hayvanlar alemi vs. barındırdıgından bu kitaplarla bol bol vakit geciriyor hala. Bugün hatta birini eline almış , sayfada gördüğü şekilleri kendi kendine söylüyordu. Çok güldüm bu haline, kızım kitap okumaya başladı. Gectiğimiz günlerde marketlerde satılan ince kitaplardan da aldım bir iki tane. Şimdilik pek yüzlerine baktıgı söylenemz. Birkac taneside haşat durumda. O yüzden ince sayfalılara geçiş yapamıyoruz bir türlü. Hikaye okuyamıyorum hala. Hemen elimdekine saldırıyor, sayfaları hızlıca cevirip fazla odaklanmıyor. Bu anlamda büyük ve çarpıcı renkli resimli , parmakla gösterip nesnelerin ismini gösterebilecegi kitaplara bir süre daha devam sanıyorum.
Birde gercek hayatta gördüğü hayvanlar, park vs. kitapla özdeşleşiyorsa o kitaptan daha keyif alıyor sanırım. Bir salyangoz veya koala ilgisini cekmiyorda inek çekiyor mesela. Çünkü etrafta koyundu, kuzuydu, inekti , köpekti canlı olarak gördüğü için kitaplarla kelime bilgisini pekiştiriyor gibi kitap yoluyla.

2. Bir kitabın kapak tasarımı sizi cezbeder mi?

Edebilir . Ama önemli olan Eloşun ilgisini çekmesi sanırım. Yanılıp aldıgım ama onun ilgilenmediği kitaplarda var.

3. Çocuk kitaplarının didaktik yaklaşımlarını nasıl buluyorsunuz? (Kolay buluyorum felan diyen olursa-ki ben olsam derdim ya neyse- mızıkçı yazacam)

Hikaye olayına girmediğim için henüz bu konuda yorum yapacak yeterlilikte görmüyorum kendimi. Yine de öğretmek istediğim bir davranışı destekliyorsa , tercihim olabilir. Öte yandan çocuğun hayal gücünüde köreltmemeli kitaplar, bence ikisindende olsun:)

4. Çocuk kitaplarındaki resimler nasıl olmalı sizce? Hikayesini beğendiğiniz bir kitabı ilüstrasyonlarından dolayı almamazlık ediyor musunuz veya tam tersi oluyor mu? Hikayesi uyduruk olan bir kitabı grafiklerine aşık olarak aldığınız oldu mu? Grafiklerde aradığınız temel özellikler var mı? Varsa nedir?

Kesinlikle görsellik çok önemli. Karmasık , belirsiz veya kızımın nesneleri algılamakta zorlanacağı kitapları almıyorum. Grafiklerde renklerin canlı ve resimlerin yeterli büyüklükte olmasına dikkat ediyorum. Ama bazı klasik masalların günümüze uyarlanmış veya değiştirilmiş versiyonlarına rastlıyorum . Pinokyo almıstım mesela . Resimler çok cazip lakin hikaye biraz değişmişti. Hoşlanmadım bu fikirden sanırım.

5. Çocuğunuzun şu anda en çok sevdiği 3 kitap hangileri? Bu kitapların bir ortak yönü var mı?

Yine aynı noktaya geliyorum. Çarpıcı renkli, açık ve net grafikler. Japonyadan getirdiğim yine kocaman kedili, köpekli kuşlu basit hikayesi olan bir kitap var , onu seviyor. Tom- Jerry li bir kitap var , onuda seviyor.

Gece bahcesi karakterlerini seviyor. Dergiler var bunlarla ilgili , parmakla gösterip karakterlerin ismini söylüyor. Kitapla günlük hayatının içind gördüğü seyi bagdastırma buradada karsımıza cıkıyor yani.

Aslında bu ara kitaplardan çok boyalarla , hamurlarla ilgiliyiz. Sanırım çoğundan sıkıldı. Bu anlamda 3 gün önce 5-6 yeni kitap siparişi verdim netten. Arkadaş tavsiyesi ve bir dolap kitaptan okudugum reviewlara bakarak karar verdim . Heyecanla bekliyorum . Umarım kızımda sever. Tudemin pek konusulan “Bisiklet, Kızak ve Vapur”u(Başağa selam edelim) ve aynı serinin(hayvanlarla ögreniyorum serisi – bingo :)) 3 kitabı daha .

Ayrıca İş bankası yayınlarını ve Tübitak erken çocuk kitaplığını incelemk istiyorum . Ama görerek , inceleyerek almak istediğimden kendimi tutuyorum . Hele bir Tudeminkiler gelsin bakalım.

6. Bir çocuk kitabı yazsanız hangi temayı işlemeyi düşünürdünüz, ya da temasız öylesine bir masal mı uydururdunuz?
Bu konuda pek yeteneksiz olduğumdan düşünmedim hiç . Ama uydurduğum masallar Eloşun günlük rutini üzerine ( pek yaratıcı degilim sanırsam) .Ama anlatırken bana katılması hoşuma gidiyor.

Bizde durum böyledir.

Dip not. Bu yazıyı yazmasam bu kadar hayvan temalı kitap bulundurduğumun farkına varamayacaktım sanırım. İlginç bir tespit oldu.

Sobeyi paslayan Kisdime selam eder , cevcevimin gözlerinden öperim .
Sende yazsan kitaplığını bize ...

18.10.2010

tavsiye lütfen

 

 

 

 
Posted by Picasa


Çıkarmakta oldugu köpek dişleri yüzünden günlerdir eziyet çeken ve bizede çektiren Elosh hanım , yemeden içmedende kesilince ( hayret verici bir durum kanımızca ) , ctesi tüm gün hiç uyumayınca , anne ne aktivite yapsamda uzunca oyalasam diye kıvranınca pekmezli muffin tarifi deneyelim dedik . Ben muffin yapmayıda yemeyide severim ama pekmezlisini hiç yememiştim . Daha öncede Hülyanın pekmezli kurabiyesini bir heves denemiş ama sevdirememiştim hatuna . Nitekim aynı şey oldu . Şimdi ben bu kıza gitsem o içinde bol katkılı minik keklerden alsam biliyorum hapur hupur yutacak , ama bunlarla sonumuz , salonun ortassında eliyle ufalanıp , kırıntıya bogulmus bir halı manzarası şeklinde oldu .

Lakin sanırım Eloş hamur karıstırmaktan , özelliklede parmaklayıp yalamaktan pek bir hoşnut kaldı . Sonrada elleri bir güzel bodysine ve saclarına sıvazlayıp , olayı taçlandırdı. Mutfaktan sonra birde üstüne banyo faslı derken 40-45 dakika oyalanmış olduk . Al sana en hasından aktivite Hayat hanım :))

Yok gercekten aslında ciddi anlamda tavsiyelere ihtiyacım var . Aksamlarıda yatıncaya dek nasıl oyalayayım bilmiyorum . Havalar sogudu , park bahce ( kurtarıcı) aktivitesi sonlandı. Enerji atılamıyor , yorulmuyor , diş sorunuda olunca uyumuyorda.Tv actırıyor, Luli Tv segrediyor ama onuda segretmiyor aslında , ondan da sıkılıyor. eh buna üzüldüm demiyorum tabi. Resimdi hamurdu 5 er dakika . Zaten o hamurda ne menem birseyse , bir kullanımda vıcık vıcık oldu . Güya sünger bobmusta , lisanslıymısta , iyisiymiş . Acaba play dough mu alsam , anlamadım.Yoksa kasıp kendim mi yapsam evde ? Boy olayı evet resim olayını geliştirip eglenceli hale getirmeli belki. Yaa sinir oluyorum bazen y.dışında yaşasam yüzbin çeşir şey bulurdum eminim onun yaş grubuna uygun . burada ne alacagımı bile bilemiyorum .Offf..

Gecen gün mutfak takımı aldık , kipada indirimdeydi , kocaman fırını falan olan büyük setlerden . Plastik tabi. Hadi diyorum oynayalım , arkadas alıp , onlarıda hallac pamugu gibi saga sola atıyor. üstüne cıkıp oturuyor , izin versem kıracak . Çok fena ..

Hadi bana tavsiye verin biraz.

16.10.2010

Ankaraya Selam

 

 

 


Ögrendik ki anneannemiz Eloş hanımı yakınen takip edebilmek için 2. el bir laptop edinmiş , dolayısıyla bize de daha fazla post girmek ve özellikle de resim yüklemek şart oldu.

Fotograf az önceden , h.içi çocuk olmasına ragmen sanırım h.sonu tüm akademisyenler sehir merkezine falan gidiyorlar . Parkta kimse yoktu , ana-kız takıldık. Hatta yanyana salıncakta sallandık ama hava yagdı yagacak , eve döndük , şimdi son favorimiz hamurlarla oynuyor . Gerci ben tırsıyorum cünkü dün gece bir kaka krizi atlattık . Gece 11 gibi aglayamaya basladı ve bir türlü sakinleştiremedik . En sonunda banyoya sokalım belki orada rahatlar dedik . İlk etapta tepki gösterse de sonrasında oynamaya basladı . Sonra bir baktım 2 parca top kaka dus teknesinin üzerinde rengi kırmızıya dönük . Önce panik tabi, zorlanırken popomu kanadı diye , baktım popoda birşey yok. Sonradan Gültekinle oyun hamurundan yada pastellerinden kemirdiğine karar verdik . Dün bakıcısıda pastelleri vermeyelim , kemiriyor demişti.

Yas 2 ye geliyor , artık bu tür boyaydı , hamurdu aktivitelerimiz artsın istiyorum , evde her cesit boya mevcut zaten ama hevesim kırılıyor. Şu son kalan 2 köpek dişi ki bu 1-2 güne kadar cıkacak , çıktıktan sonra ağıza götürme dönemi biter mi acaba ?
Posted by Picasa

14.10.2010

BOYYYYY



Benim ex bakıcı döndü ya , kıcımı toplamasına öyle alışmışım ki , evde yemek olayından da bir haftadır eli eteği çekmiş durumdayım . Ela son köpek dişlerini patlatmaya kasadursun , 2 gündür iştahsızlık had safhada tavan yapıp bugün sütten başka birsey agzına koymayınca , üstüne üstlük gün boyunca hiç ama hiççç uyumayınca arıza moduna geçti akşam. Babası zar-zor uyuttu. Yok ben uyutamıyorum bu kızı . Hatunuda erken yollamıstım belki o uyuturdu. Yani ne kendime ne küçük hanıma faydam oldu. Herneyse:) Bu aksam pasa pasa mutfakta takılıp bir taraftan küçük tv de Fatmagül eşliğinde havuclu , pataesli , tavuklu mercimek çorbasını pişirdim . yarın inşallah yer yavrum . Bakalım gecemiz nasıl geçecek.

Evelsi akşam d.günümde Emoşlara ugradık. Pastamızı beraber yedik. Aticiğim artık okullu olduğundan ikea masa-sandalye takımını Eloşa hediye ettiler. Bizde dün akşam ilk aktivitemizi gercekleştirdik. Dün iyiydi de bugün cozdu , hamurlar agza , burun deliklerine itinayla sokularak şımarıldı. Yani yine başını beklemece. Boy yapıyor bide kendi deyimiyle. Resim yapmak istediğinde kalemlerin ve boyama kitabının durdugu bir canta var . o cantayı askıdan indirmemi istiyor. Elele tutusup askının önüne gidip BOYY diyor, öyle tatlıki:))

Bol bol kaymaklarından yiyorum tatlıyı :)

Bu arada hala terkedilme korkumuzu atamadık üstümüzden. D.günümde oldukca gec saate sarktı bizim ziyaret , haliyle gece çok gec aldık. Gündüz bakıcısıyla gayet mutlu olan cocuk aksam 8 den sonra arızaya baglamış. Ayrıca öglenleri eve gitmediğim günlerde de akşam eve dönünce çok heyecanlı ve huzursuz oluyor. Dikkat etmek lazım .

Artık iletişimimiz çok farklı , derdini anlatabiliyor bir şekilde . Şu an aklıma gelmesede gün içinde bazı hal ve hareketlerine oldukca sasırıyorum. Büyüyor be blog ..

13.10.2010

MİM

Ne kadar uzun zaman oldu mim oynamayalı , bugün Arcamın Yelizinden benim payıma düştü. Baska kimlere gitti bilmiyorum ama bende buradan Özlem- Nillere yolluyorum .

İstatistikleride kullanmayı ögrenmiş oldum bu arada. Kontrol panelinden böyle bir sekmeye gelip ögrenebiliyormusuz .

Sonuclara göre Elanın en cok okunan sayfası göz tıkanıklıgı ameliyatı ile ilgili olan yazımız olmuş . Şaşırmadım , çümkü çok fazla bebekte görünen bir sorun , lakin 1yaşa kadar açılan da fazla. Biz ameliyata kadar vardık ama iyiki yaptırmısım diyorum , artık bu sorun gündemimizden çıkmış oldu.

Tenteli bisiklet öneriniz ? baslıklı yazımız 2. ( sanırım bahara giriyorduk ve bizim yas grubunda bir telaş vardı bisiklet arayışında )

3 numero ise "Var mı şurup içirmenin yolu ?" başlıklısı. Gecen kıs peditus içiremediğimden dolayı grip dönemlerimizde fazla ilac kullanamamıstık.

Baby shopping ve pişik sorunsalı ise akabinde gelmiş.

Trafik kaynakları kısmı sanırım linkle gelenler oluyor. En çok Özgüranneden gelmiş , sonra benim blogcu comdaki hamilelik sitemden ( çok şaşırdım , hala okundugunu bilmiyorum bile ) ve Hülyadan gelmiş.

Bende ögrenmiş oldum. Mim için Yelizciğime tekrar teşekkürler

6.10.2010

meraba dünya



Yok bilmem bana birseyler oldu , elim kolum tutuldu yazamıyorum. Hani hamilelikle sayarsak 2.5 yıldır bil fiil haftada bilmem kacgün yazan insan. Normale dönermiyim ki.

Aslında her zamanki rutinlere geri döndük. Okul basladı , yeni ögrencilerin heyecanı hafiften hazırlıklar derken gün dolu dolu geciyor. Bu hafta birde extradan bir japon ögrenci kızımız var.2-3 günlüğüne gelmişti güya . baktı evde hizmet iyi, babamız da yok, yoklugunu aratmıyor sagolsun. Ela ise aba aba diye kızın peşinde sürekli. Elanın Luli Tv sini segrede segrede kızda yakında Türkceyi sökecek mazallah. Sabah kahvaltıda "elaaaa mamaaa" diyordu misal:)) Ctesi Vana yolluyoruz kendisini. Dogu-batı sentezi yapacakmış arkadaş islamik açıdan , tez konusuyla ilintiliymiş. Neyse vs vs işte.

Elanın köpek dişleri zorlyor. Birkac gecedir uykular düzensiz , mızırtıyla uyanıyor. Bol sulu kaka , haff pişikler , atlatmaya çalışıyoruz. Diş çıkarma dönemimiz hep böyle sıkıntılı , degişen birsey yok. Bir bitseydi bir kurtulsaydık artık.

Bez konusunda aşama kaydedemiyorum. Kitaplarda aldım, gecen sabah tesadüfi lazımlıga kaka bile yaptı ama iyi kontrol edip zamanlamayı tutturmak gerekiyor. O saat hem işe için hazırlanma , kahvaltı hazırlama , Elayı yedirme ve arada kendinde birseyler atıstırma telasesinde oldugumdan tutturamıyorum zamanlamayı. Halbuki birkac kez olsa belki yavastan alıacak. İşin kötüsü havalar serinlemeye basladıgı için bakıcıda pek Wc egitimine baslama heveside görmedim . Erkenmiş. E gecen sene öyle demiyodunya.. yazın alıştırırım falan diyordun, nooollldu . Yaza gelmeden fıyınca diğerine kaldı , diğeri ugrasmayınca babanne zaten oruc falan derken bu sekilde geldik şimdilere. Erkenmişmiş. Çüşşş yani çocuk neredeyse 2 yaşına geldi arkadaş , ne erkeni, atı alan Üsküdarı geçti. WC egitimi illa popo cıplak donuyla mı verilir ? Öff ya... canımı sıktı bugünkü konuşma.

Eloş çok tatlı , hergün farkındalıgı artmakta. Sohbet bile edebiliyorum artık. soru soruyorum , bazen anlıyor tek kelimeyle olsa bile cevap veriyor. Elimden tutp istediği yere beni götürüp , kapıyı , Tv yi acmamı, birseyin üzerinden bir seyi almamı istiyor. Hareketlerle acık ve net. bazen kelimelerlee elbet. Baba yokken yatakta sohbet ede ede uyuyoruz. Biraz sütünden cekiyor , sonra bana yanıt veriyor . misal
ben: Bugün Egelere mi gittin kızım ?
Ela: Ege
ben: Parka gittin mi , kaydıraktan kaydınmı ?
Ela: kayyyy ( büyük coskuyla)
ben: Arkadaslarınla oynadın mı?
Ela: oynn
ben: kedileri köpekleri gördün mü ?
Ela: miyaaa

Demin uyuturken Hayat kim kızım ?
anne
Gültekin kim kızım ?
baba

Buna şaşırdım , isimlerimizin farkında oldugunu farkına varamamışım :) Çok hoşuma gitti. Gururlandım ( noluyosa :) ) yeni bir kelime duymak ço mutlu ediyor, çocuklar gibi şenleniyorum vesselam . Çocuk büyütmek bol fedakarlık , çok zor ama böyle geri dönüşümleri varya insanı çok mutlu ediyor.

Helede durup dururken yüzüme bakıp gülümseyip , sonrada annnoommm diyerek bir sarılışı, şap şap öpüşü varki , anlatamam o mutluluğun tarifini. İşte sırf o anı yaşamak için bile anne olmaya değer bence.

Kuzucum, seni çoookkk seviyorum .