28.12.2011

Komik diyalog

Elaya az önce bir muz verdim , büyük iştahla saldırıya geçerken bir yandan da bana sordu.

E: Anne maymunlar muz yer dii mii?
H: Evet annem , peki sen maymunun ingilizcesini biliyor musun ?
E: Evveett, mankii
H. Peki öğretmenin ingilizcesi nedir , öğrendiniz mi siz ?
E: Evvet anne, ingiliz oyetmen

Ve anne kopar :))

---------------
E: Babaaa babaaa benimle oyun oynar mısın ?
G: Tamam babam ne oynayalım ?
E: Engiyi boyydd

18.12.2011

Its party time



Yılın en renkli ayı aralık olurda biz kıpraşmazmıyız, yılbası kutlamalarını bahane edip birde ev partisi patlatmazmıyız ? Yaparız yaparız:)))







5 cocuk 5 ana 3 katlı evin herbir katından cocuk sesleri , hoplamaları, zıplamaları, neşeli kahkahaları eve yayılırken , bizde anneler ile sohbeti koyulastırmaya calıssakta ne mümkün . Biz bu düzene zaten alıştık , beraber olmayı seviyoruz var mı ötesi ..

Günün anısına hediyeler olsun dedik , kızlar sagolsunlar hepsi el kolu dolu gelmişler , cocuklar sevincten uctular, paketleri acmadan önce epeyce sabırsızlandılar. Artık yasları büyüdüğünden olsa gerek çok fazla kriz yaşamadık , olacak gibi oldugu anlar anneler tarafından süspanse edildi zaten .

İlk defa hepsiyle yılbası kurabiyesi hazırlama aktivitine de girdik bu kez. Hepsi ilgiyle epeyce oyalandılar . Özellikle Ela Alpi ve Ege Doruk hamurun son damlasına kadar yerlerinden kalkmadılar , üstlerini sekerlemelerle süslediler , bu kısım gercekten sulh içinde ve eglenceli gecti , öneririm herkese:))

Kısacası yavrum arkadaslarına bende arkadaslarıma doymaya calıstık , cocukların uyku krizleri tutmadan partiyi sonlandırarak olası mızırtılarıda önledik böylece.

Güzel oldu, keyifli oldu , Elanın dogum günü partisini beklemek kaldı geriye ..

13.12.2011

Kendim hakkında bilinmeyen yada az bilinenler

Zamanın birinde kendimiz hakkında bilinmeyen gercekleri yazmıstık sanırım , ama neler yazdıgımı pek hatırlamıyorum. Madem mimlendik , aklıma gelen bir kac seyi hemen sıralayayım.

• Cocukken bisikletim olmadı ( Küçük Emrah tribi böhüü.) Cok sevgili abim ortasona gelince kendine küçük gelen bisikleti bana devretmeyerek satmıs hain , kendine harclık maksadıyla. Babam o zamanlar Suudi Arabistanda bana harclık yollamıs güya bisiklet alınsın diye , annemde o parayla ( 25000 riyal olması lazım ) beni Anadolu liseleri için hazırlık kursuna yollamıstı. Mazi kalbimde yaradır..:)))
• Bisiklet kullanmayı 25 yasımda au-pairlik yapmak için İngiltereye gittiğimde örgendim.
• Sac konusunda takıntılıyım. 6 yıldır İzmirde kendime iyi bir kuaför bulma adına defalarca kuaför degiştirdim. Son numaram Agoranın karsısındaki Levent Özlü. Mutlulugu buldum sonunda sanırım. Ama sürekli düzelttirmeye gittiğimden sacımı uzatamıyorum.
• Aynı takıntımı Ela üzerinde de devam ettiriyorum. Onun sacıda istediğim kıvama gelemedi henüz. Sac bırakmadım cocugun kafasında.
• Elanın kıyafetleri konusunda takıntılıyım. Renkleri uyumlu olsun diye kasarım. Çorabının rengi tutsun diye , magaza magaza dolasıp gönlüme göre corap aramıslıgım var. Bu konuda mutlulugu ise Pentinin web sitesinde buldum en sonunda , bu kış yırttık sayılır :))
• Küçükken tam bir kitap kurduydum, çok okurdum ve annem gözlerimin bozulmasını aksam loş ışıkta kitap okumama bağlar. Şimdilerde aylarca elime kitap almadıgım zaman oluyor. Sonra bir ask geliyor kısa zamanda 3-4 tanesini birden okuyorum. Ama bu konuda kendimden pek hoşlanmıyorum. Elime bir kitap alıp odama cıktıgımın 10. dakkası yatakta uyuyup kalıyorum hep.
• Küçükken Milliyet Kardeş , Milliyet cocuk, sonrasında Hey , Heygirl ve Blue Jean dergilerini takip etmek ayrı bir hastalıktı.Bir sonraki sayısını merakla beklerdim. Şimdiki cocuk dergilerini begenmiyorum.Ben 4 gözle beklerdim cıkmasını. Az ve kıymetliydi , şimdi market rafları dergilerle dolu, 2 dakikada elinde kalan oyuncakları ile.Sevmiyorum, Ela için herhangi bir anısının olacagını da sanmıyorum ama istediği için yinede alıyorum.
• Origami yapmayı seviyorum. Önüme o kagıtları serseler , zor diagramları ögretecek bir hocayıda basıma verseler, saatlerce bıkmadan kagıt katlayabilirim. Elanın bebek sekerlerini origamiden ben katlayıp yapmıstım , 100 tane. Düşünüyorumda ne sabır :))
• Diyelim ki Elaya ya da bana birsey almam lazım , kafaya takarım , en kısa zamanda almaya calısırım. Gültekine söylerim mesela bizi suraya götür buraya götür sunu alacagım diye. Hayıflanır , sonra yapalım der. Bu cok cok ufak bir sey, önemsiz birsey olabilir. Bunun için 100 km tepebilirim, yeterki işim hallolsun. Müthiş takıntılıyım bu konuda.
• Çocuguma aylardır oyuncak almıyorum. ( Kaka anne- pis anne) Acıkcası oyuncakları cok pahalı buluyorum, özellikle de lisanslıları. Bu konuda pintiyim. TV de reklamı cıkan pek cok seyi "Anne bunu alsanaaa" seklinde en dokunaklı sesiyle isteyen cocuguma karsı o an bir vicdan yapsamda , sonradan geciyor. Zavallı kuzum:)Evde hiç oynamadıgı en az 20 peluşu var , gelen giden peluş almış, biz de almısız zamanında, bir kısmı benim genclik yıllarından kalma belki ama cogalıyorlar sürekl:)) En son babası Miki-Minnie aldı , allahtan onlarla biraz olsun oynuyor. gecenlerde Pepeenin pelusunun alsam mı diyordum, son anda vazgectim. Oynama ömrü bir hafta olacaktı muhtemelen.
Oyuncak deyince , Elanın bir tuhaflıgı , bebeklerden hoşlanmıyor pek. Özellikle su eli kolu uzun sosis bebek mi deniyor , onlardan , gördüğünde huzursuz oluyor , aglıyor bazen. Annem almıs bir tane , geri verdi kadına , bunla sen oyna diye. Babaanesinin getirdiğini ise oyuncak sepetinin derinliklerine gömdü. Bir süre bebek olarak sadece Calliou ile oynamıstı:))Bir seferinde pazarda Recep İvediğin bebegini görüp , yine katıla katıla aglamasını da hiç unutmayacagım. Hadi onda haklı ama..
• Elayla kes yapıstır, hamur vs aktivitelerinden ben daha fazla keyif alıyorum . 3 senede anaokuluna gitmişim hani. Görende cocuklugunu yasayamamıs sanacak:))
• Hayatımda mangodan tek alışveriş etmemiş ve bunun eksikliğini duymamış bir kadınım:))))))
• Ve evet halıya düşen bir yiyecegi bende yerim Elayada fazla müdahale etmem :)


Buraya kadar katlanıp okuyabildiyseniz ve bu mim size henüz ugramadıysa hadi dökülün bakalım incilerinizi.

11.12.2011

Hsonu vaziyetleri


Tataaaa.. İşte kuzunun yeni sacları. Kendi saclarımla ugrastıgım yetmezmiş gibi birde kızımınkilere dadandım. Yine yamuk yumuk kestiğim uzamıs kahkülleri , babasının kuaföründe düzelttirirken , birazda boydan aldık. Aslında ben su yuvarlak modelden istiyordum ama olmadı. Sanırım biraz uzayınca daha uygun bir hale gelecek ..

Eh bu kadar kısa kestirince , üstünde maviler yeşiller olunca oglan diye sevdiler dün Agorada yavrumu. ( İçimden hem sinirlenir hemde kendime kızarım , sen kasındın Hayat diye ) Saclar formu alana kadar , etek , elbise giydirmekte faide var sanırım ruh saglıgım acısından.

Bu arada yine Agorada dolasırken farkettimde o hengamenin içinde ben aradıgımı bulma yetenegimi kaybetmişim arkadas. Bir tarafta saga sola kacmaya kaybolmaya meyilli bir kuzu, öbür tarafta gözü vitrinlerde magazalarda bir koca. Elaya corap alacaktım bakamadım , Waikikiye bakayım dedim bir ordada bulamadım , vardıysa da 3 corap için girilirmiydi o sıralara acaba ?? Remziye girdik , Pinokyo alıcaz güya. Pinokyodan baska tüm popüler karakterler oradaydı. Doraydı Mickeyde Şimsekti. Ela 5-6 tane bu karakterlerin oldugu kitabı secti, 2 ye eleyip cıktık köskös. Halbuki babası ydısından pinokyolu oyuncaklar getirmişti ve bende hikayesini okuyarak tanıtmak istiyordum kendilerini. Şimdilik isim olarak biliyor. Pinok diyor:))
Yakında lojman arkadasımız Egenin dgünü , hediye bakardım diyordum ama tamamen unuttum onu da. Swatch'a kusurlu mallarını bir kez daha bırakıp:( ki oda ayrı macera , koşar adım kactık Agoradan . Bu kadar hsonu kaosu bize yettide arttı bile .Aksam evde keyfederek ve film izleyerek gecirdik. Eloşumda uyudu sağolasın.




Bugünse sabahki pazar faslı ve uzun kahvaltı sonrası , nereye asagı indirsem , hangi dolabın tepesine cıksamda bizimkilein yüregini agzına gecirsem mood on Ela hanımı oyalamak vazifesini yerine getirmek üzere , netten tuz seramiği tarifi buldum . Epey büyük bir hamur yaptıgımdan , epeyce oyalandı. Tabiki bende sarktım bu faaliyete. Belki yılbası süsü yaparız diye düşündüm .



Elanın ögle arası uykusu arası bizde babayla bir film daha segrettik . Kalkınca Ela hemen hamurları boyamak üzere baslarına cöktü. Oldukca keyiflendiğini söyleyebilirim . Umarım kurumus hali yeterince saglam olur , pek o ümidi vermedi bana bu hamur gerci:))



Elayla kreatif calısmalara devam ediyoruz fırsat buldukca anlayacagınız:)

6.12.2011

Yılbaşı hazırlıkları




Aralık ayını seviyorum , yeniyıl planları , süsler, renkli vitrinler ve en sonunda bu sene ilk kez yılbası agacımızda ev dekorasyonumuza katıldı. Gectiğimiz yıllarda Elanın pek algılamayacagını düşündüğüm için almaya kalkısmamıstım. Gecenlerde İkeada gezerken cıkıstaki kasalara dogru renkli süslerin büyüsüne kapıldım ve hadi dedim alalım. Bu sene Elayla süslemekte keyifli olur.

2 hafta kadar ortaya cıkarmadım. benim için zor oldu:)) Sonra gecenlerde yine evde Elayı ne yapsamda eylesem diye düşünürken aklıma geldi, cıkardım ortaya zuladakileri. Nedenini pek algıladıgını sanmıyorum ama yinede süsleme işi çookk hoşuna gitti. O süslerken ağacını bana da karelemek kaldı.



Buda gecen pazar Eloş uyurken babada yokken ve ne yapsam diye evde kıvranırken ugrasıp bitirdiğim kapı süsüm. Eh bir japonca hocası olarak bana da bu yakışır:)) Origami ve kirigami karısık gittik. Origami noel corabı son parcaydı , katlamayı beceremeyince onuda renkli kagıttan keserek süsü tamamladım. Eloş uyanınca "Anneee bana mı yaptın?" diyerek hemen sahiplendi ve odasına astırdı. Şimdilik yeri orası ama yılbasına dogru dış kapımızdaki yerini alacak.

Siz neler yapıyorsunuz çocuklarınızla yılbaşı için bu aralar ?

2.11.2011

İstiyom bennn

Evet evet artık istemek yerine kullandıgı OYTUM kelimesi tedavülden kalkmış durumda . Basbaya dogru fiili kullanmaya başladı . Ama ne şekilde dersiniz?

Az önce cocuk kanalında reklamlar cıktı ,malum çocukların tüketim çılgınlığına gaz , anne babaların ceplerine yara. Çakma i-pad çıkmış çocuk için , görür görmez "bunu istiyom ben anne " . Güldüm. Arkasına çilek kız çıktı "Çiyek kıs istiyom ben anne":))) Ne yapacaksın yavrum , baban minnie mouse almış ya sana , onunla oynarsın dedim. Oda hemen "tamam anne , onla oynarım" deyiverdi. Oyyy oldum , içimin yağları eridi hemen . Bakalım ne zamana kadar bu şekilde oyalanacak .

Birde prenses çılgınlığı başlamış durumda . Geçenlerde piyenses elbisesi istiyom benn diyordu . Henüz almadık gerci ama babası y.dışı gezisinden birşeyler buldu galiba tütülü mütülü. Onuda siyah istedim , gotik piyenses :)))Halloween sebebiyle bulması sorun olmadı sanırsam, bakalım Elo hanım begenecek mi? Tabi ben pembeye alerjik bir ana olarak bir kere bu kara çabuk bu tarz isteklerle karşılaşacağımı sanmıyordum . Kreşteki arkadaşlarından öğrendiğini sanıyorum. Baktım , yine az önce ben piyenses dvd si istiyom anne diyor , bizde yok kızım diyip konuyu saptırdım yine . Ama diyorum ya bakalım ne zamana kadar yiyecek :))

19.10.2011

Ankara yolları taştan

Ne zamandır kurguluyorum kafamda , fırsat olsa da Ankaraya gitsek diye . Bayram tatil planı Isparta istikametine , o kesin . Köyde kurban işleri vs. daha kolay halloluyor , biz kesermiyiz bilmem ama en azından Selo dedemiz keser , kurban bayramı moduna gireriz.

Dün Fundacıgımın (abimin eşi) dgünü münasebeti ile telefonda konusyorduk . Elacığımda pek tatlı , yine ingilizce olarak (evet evet cocugun kesin dile yatkınlıgı var , ne yapayım boncuklu benim kızım:) ) Fundaya dgünü sarkısını söyledi , oda hopörlörü acmıs , kuzenlerine canlı konser . Gülüştük . özlemişler , bayrama gelin diyorlar ama 2 tarafa bölünmek zor . Haftaya dersimin olmadıgı günleri birleştirip gidesim var çok pis , bakalım , babada ydısında olacak , fırsat bu fırsat gidelim anneanneye :))

Elaya gidecegimiz haberini verdim. Hem otobüsede bineriz dedim . Çok sevindi.

E: Ben otobüsü çok sevüyom anne .
H: Otobüsle gidelim mi Ankaraya ?
E: Ebettt anne ( kolumdan çekiştirir) hadi ama hadii anneee , Ankayaya gitcam benn..
H: Ankara da kim var kızım ?
E: Anane baa, dede baaa .
H: Baska kim var ?
E: Balıklar baaa. Oradaki akvaryum her zaman favori. Elini sokmaya bayılır:) )
H: Başka kim var ?
E: Altin anane baa , Ertuuru dede baaa.. ( İç ses- Bak sen , ögremiş demek ). Park baaa. ( Anneannenin evi önünde güzel bir cocuk parkı var .)

Bir sekilde konuyu cevirdim artık ısrarcı olmasın diye . Bir süre sonra uyudu zaten.
Sabah kalktı , üstünü degiştiriyorum okul için.

E: Ben giyinip Ankayaya gitcaammm . Okula Gitmaacaam ben..

Neyse kırk kez dil döküp konuyu değiştirdik yine. Bakalım hafta boyunca Ankara temalı konusmalarımız nereye kadar sürecek.

17.10.2011

Bekpek



Sabah okula gitmek için kapıdan çıkmak üzereyiz " Anneee bekpekim nerdeee ?" diyen bir cüce . Güldüm , sırtına taktım , birde poz verdirip fotosunu cektim .

Şaşırıyorum , 33 aylıksın daha , ne zaman büyüdün ne zaman okullu oldun birde sırt çantası aranıyorsun sabah sabah hemde ingilizce , sıpoş seni:))

Sınıfında 12 kişiler . En küçükleri , ama ingilizce sınıflarında en çabuk kelimeleri kapanı , şarkılara en çabuk adapte olanı imiş miniğim . Böbür böbür !!!

Hersey iyi güzel , bizimki adaptasyon konusunda fena degil. Gerci gecen hafta gribal durum sözkonusu olunca 2 gün yollamadım okula , evdeydi. Okulu özledin mi diye sorunca , hayıy özlemedim , ben evi özledim de diyiverdi. Birkez daha vicdan yaptım , bezini bile bırakmadan full time okula vermeye kalktık , iyi mi ettik diye . Üstelik bu ay sonuna kadar bez konusunu halletmemiz gerekirken , ilerleme kaydedemiyor oluşumuz beni üzüyor.

Dün Yaseminlere gittik oturmaya , yani öğretmenine. Yasemin , Elaya yumusakca yakında bezi bırakacagını söyledi , degil mi Ela diyede teyit almak isterken bizimki yapıstırdı cevabı "Hayıy ben çiş söylemecaam " . Bariz inadım inad totom 2 kanat halleri. Eyvallah yavrum . Ne diyelim . Umarım okuldan kışkışlanmayız yakın zamanda bu sebepte dolayı . Hala bekliyoruz:)) İkimizde zorlamak istemiyoruz , zaten görünen o ki nafile . Sadece yakın zamanda canının bezden kurtulmayı istemesinden başka birşey bekleyemiyoruz artık .

Diğer kresle konustum , onlar bez konusunda ılımlılar , küçük yas gruplarıda var , sorun yok . Ama şimdiki okulla karsılastırınca daha karanlık , daha sıkısık geldi bina . Ama mecbur kalırsam , bilemiyorum , üf püf ...

13.10.2011

Afferim Çocugum!!!

1 saat kadar önce , ben daisy külodumu istiyorum dedi , giydirdim. Külodunun ıslanmaması için çişi gelince tuvalete gitmemiz gerektiğini söyledim, her zamanki gibi tamam dedi , en Kayyu tonlamasıyla .

Az önce :

Ela: Anneeeaaa ( Anında çişler bacaklardan süzülür)
Anne: Kızım çiş mi yapıyorsun yoksa (? iç ses: h..sstr yine mi , öf pöff ..)
Ela: Evet anne kakamı yapıom.
Anne: Kızım biz hiç altımıza yapıyor muyuz ? Senden başka kim çişini yapıyor küloduna böyle okulda ?
Ela: ( En kendinden emin haliyle) BENNN !!! ( Sırıtır)

Afferim yavrum devam et böyle , otur , sıfır veriyorum..

11.10.2011

Ruh6: Moba Home ve Arda Tasarım "duvar kağıtları, aydınlatma, aksesuar"

Ruh6: Moba Home ve Arda Tasarım "duvar kağıtları, aydınlatma, aksesuar"

Ben Bir Küçük Cezveyim Vol.4 Kaunas

Başkent Vilniusu çok çok begendik , iyiki ugrasmısız dedikten sonra ana hedefimiz Kaunasa dogru yola cıktık pazartesi sabahı çookk erken saatte yollara . Vilnius-Kaunas arası 1 saat bir tren yolculugu ( ki Elamın ilk tren yolculugu olarak tarihe yazıldı) sonrasında kaunasa vardık. Bu arada EU ülkesi olması ve çokca parasal yardım almıs olmasından olsa gerek , ben o eski Sovyet havasını hissetmedim pek Litvanyada. En azından binecegimiz trenin eski olmasını beklerdim ki , alakası bile yoktu. Pırıl pırıl , yepyeni tertemiz . Ferah ferah , camdan yemyesil ülkenin dogal güzelliklerini izleye izleye tamamladık yolculugumuzu.

 


Otele yerleştikten sonra ben hızla hazırlanıp Erasmusla ziyaret edecegim okula dogru yollandım ve tüm günümü orada gecirdim . Bu arada Ela ve babası otelin havuzuna girip cıkmıslar , yagıs olmadıgından dısarda yakın cevrede turlamıslar.
Ben aksama dogru geldiğim için yine hep beraber Kaunas hiç arsınladık. hep yürüyerek gezdik , toplu tasım kullanmadık lakin hem Vilnius hem kaunasta hala tramvayların kullanıldıgını görebiliyorsunuz. Oldukca nostaljik:)

 


Kuaför - kırpmaktan mı geliyor bu ad acaba ??

 


Sosyal Elo her gördüğü park , sokak kösesinde yasıtlarıyla temas kurmaya calıstı.

 


Kedi-sever Elocan

 


Kaldıgımız otelden sokak düzenlemesi , bayıldık

 


Rumsiskes
Salı günüde okulda oldugumdan Rumsiskes( eski Litvan köylerini yeniden canlandırıp - turizme acmıslar) gezisini carsambaya attık. Yarım saatlik 70 lerden kalma sigara kokusu sinmiş eski bir otobüsle , otobanın kenarına atıldıktan sonra , babasının sırtında Ela, benim elimde katlanmıs puset , 2 km. kadar yürüdük. Gezi alanıda gayet geniş ve orman içi olunca sanırım o gün aralıksız 4-5 saat yürüyerek rekor kırdık. degdi mi? Evet sanırım. Keske turizm sezonu kapanmamıs ve ortalık biraz daha canlı olsaymıs. Sakin sessiz uzun yürüyüşler yapıp bol fotograf cektim.

 

 

 

 

 

 

 

 


Persembe sabah erkenden ben yine okula yollandım mecburen , babayla Ela Zooloji müzesi gezmişler , yemek yemişler , ögleden sonra otelde dinlenirken buldum onları , hemen kaldırdım eski şehre doğru yürüyüşe çıktık yine:))

 

Ela hanım meshur Kaunas Katedrali bahcesinde kusları yemlerken

 


İçerisi gördüğüm en muhtesem Katedrallerden biriydi. Zaten en büyük Gotik Katedralmiş Avrupa'da. Tam da servis başlamıştı ki Ela'dan muhtesem kaka kokuları yükselmeye basladı , aceleyle 2 resim cekip kendimizi dısarıya zor attık.

 


Kaunas Kalesi ve yakınıdaki park alanı

 


 
Posted by Picasa


Biz henüz eylül sonu itibarıyle tshirtlerimizi tedavülden kaldırmamışken Litvanyaya sonbahar havası çökmüştü bile . Yinede gdebileceğimiz en uygun zamanlardan birine denk gelmiş diye düşünüyorum .Bence en ziyaret edilesi zaman temmuz ve ağustos ayları olmalı bu ülkeyi der , bir başka gezi yazısında tekrar buluşmak üzere diyerek kaçarım yavaştan.

( Litvanya da 700 e yakın fotograf cekmişim , seçmekte çok zorlandım , gittiğim yerlerin epeycesini atlayarak anlattım )

Edit : Üniversitedeki faaliyetlerimden pek bahsetmedim ama Kaunastaki ilk günümde Türkce ögrenen üniversite öğrencileri ile birlikte büyük bir lisede( gymnasium) bir etkinliğe katıldım. Hocanın yaptıgı eglenceli sunum yanında bir kız ögrenci gitarla Türkce şarkılar söyleyerek , bir diğeri usturuplu bir belly dance gösterisi yaparak sunuma renk kattılar. Bense şarkılara eşlik edebildim sadece. Düşündümde çocuklarımızın bu tür sosyal etkinliklerde görev alabilmesi , bir enstürüman calması, söylemesi , geleneksel bir dans yada folklor bilmesi ne kadar da önemli. Bu anlamda Ela'yı ilerde mutlak bu tür bir beceri sahibi olması için yönlendirmek isterim.

10.10.2011

Ben Bir Küçük Cezveyim Vol.3 Trakai

Litvanyada 2. günümüz Trakai bölgesinde gecti. Gültekinin tanıdık bir akadası burada hem transfer hemde rehberliğimizi yaptı , bizim için rahat , zahmetsiz ve az yorucu , tadı damakta kalıcı bir gün oldu.

Litvanyanın büyük dükü Vytatuas için yaptırılmıs bir kale , etrafı eşsiz güzellikte ormanlık ve yürüyüş alanları ve 3 ayrı gölün birleşmesinden oluşmuş harika bir yer .

En iyisi ben degil resimler anlatsın.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Posted by Picasa


Ek bilgi olarak burada 3 pencereli evlerin , zamanında buraya yerleştirilmiş Karaimulara( sanırsam Karay Türkleri olarak geciyor) ait oldugu , onlara ait degişik bir ibadethanelerin bulundugunu, kale içinde yine bu Türklere ait bazı tanıdık kıyafetlerin sergilendiğini be kibinai denen ve bir cesit börege benzeyen harika bir yemeklerinin bu bölgedeki restoranlarda sıkca satıldıgını da eklemek isterim. Bu arada kininai ile servis edilen Gira bir cesit alkolsüz mesrubat , litvanlar tarafından cok seviliyor , bu içecegin kökeni Litvan sanırım. Asidi kacmıs kolayı andırıyor :))

9.10.2011

Ben Bir Küçük Cezveyim Vol.2 Vilnius

1 haftalık İstanbul kacamagımızdan sonra asıl hedefimiz Litvaya'ya uctuk cuma günü. Erasmus teaching programme ile Kaunas Vytatuas Magnus üniversitesindeki Japonca ögrencileriyle bulusacak , derslerine katılacak ve sunum yapacaktım. Akademik anlamda, gecen seneki 7 haftalık Japonya stajımı saymaz isem benim için bir ilk olacaktı. Bu anlamda dilini , kültürünü, coğrafyasını hiç tanımadıgım, bilmediğim bir ülkeye yolculuk yapmak hem heyecanlı hem eğlenceli olacaktı benim için . İlk etapta yalnız gitmeyi düşündüm . Daha sonra Ela'nın farkındalıgının artmıs olması ve 1 haftanın ayrı ayrı zor gecegi düşüncesi ile programa eşim ve Ela'yı da dahil etmeye karar verdik. Ben okuldayken onlar hava sartları elverdiğince dısarda ya da otelde beraber olacaklardı , bende programım izin verdiği ölçüde onlara katılacaktım.

Program pazartesi baslayacagından , biz cumadan başkent Vilniusa ucalım ve haftasonu kacamagımızı yapalım diye düşündük . İyikide öyle yapmısız .

Hava sartlarının İzmirle karsılastırıldıgında oldukca farklı olmasından dolayı , kıslık montlarımız, ayakkabılarımız , atkılar ve berelerimizin oldugu extra bir bavul hazırlamıştık. Gece indiğimiz için , 10 derece civarındaydı sıcaklık , ilk etapta pek soguk geldi. Ama gündüz pek yagıs olmadıgından ( büyük sans ) güzel idare ettik .

Bu arada yolu düşecekler için Air - Baltic ile uygun ucus bulunabilir. Tek sorun Bavul hususu , kabin bagajınız ucusunuza dahil olsa da ucak içine alınacak her 20 kg.luk bagaj için 20 euro ödemek zorundasınız. Ayrıca ucus esnasında yediğiniz içtiğiniz hersey extra olacak .Biz ucus öncesi İşbankasının Vip Lounge'unda epey sıkı bir ön hazırlık yaptık. Ben ilk defa kullandıgım bu servistende oldukca memnun kaldım . İkram edilen hersey 1. kalite ve yeterince cesitliydi .

Kaldıgımız yer apart seklinde düşünülmüş , tam bize göreydi. Elayla yolculuklarımızda bu tarz bir yerde kalmak ve marketten yiyebilecegimiz seyleri alıp dolaba doldurmak , işimizi kolaylastırdı acıkcası . Dısarda da çokça yedik gerci. Domuz etinin yaygın kullanıldıgı düşünülürse seceneklerimiz kısıtlıydı belki ama idare ettik bir sekilde .

 

kaldıgımız yerin sokagından görünen manzaramız . Old City nin göbegindeymişiz , büyük şans. Çünkü gezilip görülebilecek tüm yerler bu cevrede toplanmış.

 

 

 

Ctesi sabahı market ve yiyecek birseyler bulma umuduyla sehrin yeni kısmına dogru uzun bir yürüyüş yapıp bir avm ye ulastık . Markette bulduk içinde . Gerci Old Town kısmında dolassaymısız yemek sorununu hemen halledecekmişiz ama şehrin diğer kısmını görebilme acısından iyi oldu.
 

 

Öğleden sonra yine konakladıgımız yerin arka kısmında büyük bir açık markete rastladık. Sanırım o hafta sonu festivalimsi birseylere ev sahipliği yapıyordu Vilnius. Bu anlamda pek cok yerel kıyafetli dans gösterileri , eski Litvan şarkılarını dinleyebilecegimiz mini konserlere denk geldik. Harika oldu.Elada danslara eşlik etti babasıyla. Resimdeki 3-4 yaş civarındaki sarışın minik kıza bayıldık bu arada.
 

 

 


Bunlarda ganimetlerim. Baltık amberi( kehribar)Litvanyanın olmazsa olmazlarından . Kendime minik bir kolye ucu , küpe aldım sonrasında hatıra olarak. Lakin öyle cok büyük alışverişler yapmadık yinede.

 

 

 

 

Litvanların vodkası kadar envayi çeşit birasıda ünlü imiş. Bir bira sever olarak yerine düştüğüm kesin . Vodakaya pek itibar etmesemde bira çeşitlerinden birkaçını deneme fırsatı buldum . Oldukca uygundu ayrıca.
 

 

 

Litvanyanın renkli kece işleri , şapkalar , patikleri örgüleride meşhurmuş. Gezmek ve resimlemekle yetindim onlarıda ,İzmir gibi bir yerde kullanım alanının kısıtlı olması dolayısıyla. Ama halen Ankarada yasıyor olsaydım muhtemelen edinirdim :))

Vilniusta ilk günümüz Old Cityde bol bol eski yapıları fotograflayarak , katedral ve kiliselere girip cıkarak , uzun yürüyüşler yapıp , yoruldukca sokak cafelerinde mola vererek gecti.

2. günümüzü Vilniustan 30 km. uzaklıkta Trakai denen turistik noktasına ayırdık . Oda bir sonraki postumuzun konusu olsun.