30.01.2009

9 günlük olduk

9 Günlüğüz. Yavrukuşla yine dr.a göründük . Göz akıntımız devam etmekte . Hepatit degerleri tekrar ölcüldü . Düşmüş . Tabi kan alma faslı bir öncekiyle aynı. Cocugumdan ayagını sıkmadan kan gelmiyor . Ne agladı ne agladı . Birde kadın tüpü kırdı , tam hersey bitmiş cocuk sakinleşmiş üstünü giydirirken , haydeee bir daha başa dön . Bende kadının kafasını kırsam diyorum , nasıl olur . Gırrrrr.. Cok sıkıntılı . Neyseki sonuc iyi . Bilirubin seviyesi 9 dan 6 ya düşmüş . Damla kullanmaya devam . Salı tekrar görmek istedi . Boyumuz 51cm kilo 3.900 civarı . Süt yarıyor heralde . Masallahı var , nazarlar degmesin .

2 gün önce yani tam bir haftamız dolunca göbüş de düştü , cok sevindim . Bilhassa o lanet sıkı fileden kurtuldugumuza . Yarın banyo yaptırırz artık . Bugün telaşe yogun olunca bebekte yorgun düştü . Uyuyor yavrum .

Ben yorgunum . Ev zaten kalabalık , gelen – giden derken gündüz uykularım yok . Sese , ışığa çok hassasım .Gece Eloş iyi uyusun diye dua ediyorum artık ki bende uyuyabileyim . Bu sabaha karsı yine borusunu öttürdü valla . En son kucagımda uyuya kalmısız ben oturur vaziyette . Herkesin var böyle bir hikayesi zaten . Bende gazi oldum yani .

28.01.2009

Elanın Dogum Hikayesi ve İlk Haftamız


Yazılarda arayı actıkca , bazı detayları atlayacagımı , günlük telaşem içinde unutacağımı bildiğim için Elayı besleyip uyuttuktan sonra oturdum klavyenin başına , bebeğimle geçirdiğim ilk hafta maceramız için .

21 Ocak Çarşamba : Sabah 4 te uyanıktım , malum blogumda bir yazımda var gitmeden önce . Beşbuçuk gibi son kahvaltıyı edip , biraz dinlenmek üzere tekrar yatttım . Ev ahalisi kalkınca annemle bizim odanın son rötuşlarını yaptık . Bebeğin sepetini zaten ayarlamıştık , ona uygun beyaz fistolu , pembe saten yorganlı yatağımızıda hazırladık . Eskiden sevmezdim böyle şeyleri aslında ama temiz temiz içimi açıyor şimdi valla . Galiba geleneksel bir yönüm var J)) 11.20 gibi hastanede kayıt yaptırdık , doğumhane katına sevkettiler . Elimizde malum eşyamız çok oldugundan , servisin kapısının önünde annemi eşyalarla bırakıp , eşimle doğumhaneye indik, cünkü odamız henüz hazır değildi . Bende normal kıyafetler , saclar jöle , full makyaj , süslü süslü içeri girdim . Dogum 2 de ya , daha vakit epeyce var , 1-2 birsey sorup , form doldurtup dışarı cıkacağım sanıyorum. İçerde elime ameliyat kıyafetini tutuşturuverdiler , bir yatagada yatırdılar . 12 de NST yi bagladılar . Odada yanlız kaldım bir süre sonra , ince ince süzülüyor yaşlar . Ne anneme, ne eşime hoşçakal demeden , iyi şans dilekleri almadan yatıyorum . Daha uzun saatler var önümde . Bir yandanda doğumhane kalabalık , iki tane normal doğum vakası vardı , hatunların çığlıkları yerleri gökleri inletti valla . Sonrada bebişler . Zavallı bir tanesi bir türlü doğuramadı . İlk defa sezeryan olacagıma orada sevindim sanırım .

Saat 13.30 doğru anestezistim Sevda ( Özkardeşler) geliverdi . Moral verdi çok sağolsun , ona rica ettim babişe bir telefon açtım , annemlede konuştum en azından . İçerdeki eşyalarım dışarıya yollandı bu sırada , bebeğinkileri içeri aldırdım falan . Bir oh çektim . Bu arada Sevda hiç acısız büyük bir ustalıkla hazırladı beni epidurale . Bu arada saat 2 yi buldu zaten . Ameliyathaneye geçtik , bu sırada benim midem dönmeye başladı , şekerim düştü , hadi bakalım , enjeksiyonlar falan . 10 dakika içinde normale döndüm . Duvarda saat var takipteyim . 14.15 dr. yok , 14.20 yok . Bu arada benimle sohbet etmeye çalışıyorlar , ediyoruz ama 12 den beri bir seylere mütemadiyen bağlanan ben sıkılmışım artık . Dr. gelsin , biranönce operasyon başlasın istiyorum . 14.25 civarı dr.um ( Doc.Serkan Güçlü) kafasını uzatıyor yeşil kepi basında , nasılsın dedikten sonra hiç vakit kaybetmeden “hadi bakalım başlıyoruz” diyor , Karnımda acı degil ama birşeyler yapıldığı hissi beliriyor , soruyorum , kesi yapılıyor diyorlar , hiç mi hiç acı duymuyorum . Lakin kesimi küçük yapıldı , bizim kızmı koca kafalı bilemedim ama karnım sarsılmaya başladı birden . Çocuk kesiden pırt diye çıkacak sanıyorum , hiç öyle olmuyor , sarsılmaya devam ediyorum, bu arada anestezistimde fotoğraf makinası var , video kaydını acamıyor onunla ugrasıyor basımda , basılacak düğmeyi bie gösteremiyorum , sarsılmaya devam ediyorum . Tam bebek karnımdan cıkarıldığı an Sevda makinayı kayda sokuveriyor . En azından o anı görüntüleri var , bebeğin anne karnı dışındaki ilk saniyeleri J Büyük hatıra ... Bebeğimi yan tarafta göbegi kesilecegi masaya yatırılısını , saçlı kafasını , totosunu görüyorum . Herkes maşallah , oğlan çocuğu gibi iri doğdu bu , kızlar genelde daha küçük doğuyor diyorlar . Doğum kesisinin tamiri esnasında biraz dinleneyim diye Sevda beni uyutuyor .

Saat 15.00 : Sevdanın “ Hayat , Gültekin’i içeri alıyorum 2 dakikacık çok kısacık dediğini duyuyorum , ayılıyorum , ilerdeki kapıdan bakan annemle el sallaşıyoruz , ben iyiyim diyorum .( beni görmeden girince çok ağlamış oda , canım ) Sonra aynı anda dünya güzeli yanıma getiriliyor . Babasıyla getiren kişinin konuşmasını duyuyorum , ellerini emiyormuş , karnı aç bunun diye . Sonra bebeği bana yapıştırıyorlar . Oracıkta emmeye başlıyor kuzucuk . Kocamı dışarı alıyorlar . Saat 15.50 civarı , odamıza çıkmaya hazırız . Eşim ve hasta bakıcı bir kız sedyeyi beraber sürmeye başıyorlar odaya doğru . 16.00 da odadayız . Sevgili dr.um sağolsun , bize tek kişilik bir oda ayarlamış . Çek-yatıda var . Çok rahat ediyoruz . İlk ziyeretçimiz Nazo kuzi geliyor o sırada . Odada bir cümbüş , sevgi yumağı , foto halleri yaşanıyor . Bebeğim iyi, ben iyi . Mutluyuz . Telefonlarımız hiç susmuyor J))))) Odaya sürekli bebek yada benim için hemşireler gelip –gidiyor . Serum var , agrı kesici cihaz baglı , bol kabloluyuz . Agrı oldukca düğmeye basıyoruz , geciyor o anlık . Gece bebek için rahat benim ve annem için sıkıntılı . Oda çok sıcak , sürekli bir kan-ter içinde kalma durumları . Gece boyunca sürekli odaya girip cıkıp ısıgı acan kat hemşireleri , aşırı uykusuz ve yorgun saatler . Gece 4 te ayaga kalktım ilk defa , öncesi felçli gibi , popomu bile oynatamıyorum . Sonra pırtoş çalışmaları , sabaha daha iyiceyiz . Yalnız ben sıcaktan öyle bunaldımki dr.um.a sabah visitinde cıkış yapmak istediğimi söylüyorum . O da bakıyor durumum iyi , izin veriyor .

22 Ocak Perşembe : Gün hareketli , hastane çıkış işlemleri uzun sürüyor . Telefonlar devam ediyor . Kapıdaki gestapo kılıklı hatun erkekleri , haliyle kocayı içeri almıyor . Baba-kız biraz uzak kalıyorlar . Ögleden sonra 3 ü buluyor cıkıp eve varmamız . Dede( babam) karsılıyor bizi büyük merakla evde . Gündüzü fena degil ama gecesi hayli zorlu geciyor evdeki ilk aksamın . Eloş sürekli uyanıyor . gaz sancıları , çığlıklar , tavşan uykusu halleri . Gültekini yataktan atıp annemi cagırıyorum, annemle geciriyoruz geceyi . Zaten henüz bebegin altını alacak halde degilim . Çokkkk yorgunum . 48 saatte 3-4 saat uyumuşum , uyumamışım .Bebegimin basık boksör burnu yavaş yavaş düzeliyor J Güzelleşiyor . Göz akıntısı var fena halde . Aglıyorum .

23 Ocak Cuma : Sabah annemle bebegin göbek temizliği yapılırken göbek pansumanını saran filenin toplanıp bebegin kalcasının yan kısımlarına kan oturdugunu farketti annem . Hemen bereli kısımlara bepanten sürüp gazlı bezle file temasını önlüyoruz . Bebek bugün daha rahat . Evin, odanın ortamına alışmış gibi. Bu arada süt faslımız uzun uzadıya sürüyor . Bebege sütün yetip yetmediğinden emin olamadık o gün .

Ziyaretcilerimiz var bölümümden , sevgili oda arkadaşım Günnur ve Dilek hanımlar .

24 Ocak Ctesi : Sabah genel rutini yapılıyor . Saat 11 gibi kolostrumun sarımsı süte döndüğünü ve yeterli geldiğini farkediyorum . Dünyanın en mutlu kadınıyım . Evdeki herkese duyuruyorum J Rezene cayı , dereotu kürlerine devam ediyoruz . Bugün Eloş sürekli uykuda , aygın –baygın vaziyetlerde. Süt vermek için uyandırmak zorunda kalıyorum defalarca . Kıyıp uyandırmak çok zor . Gece gögüs agırı ile uyanıyorum . Dereotu olayını fazla abarttım galiba . Asırı süt birikmesi var , rahatsızlık verici surumda . sagıyorum mecburen . Gece Eloş sakin . Birkac kez uyanıp emziriyorum. Kayacan geldi bu arada . Abisiyle ilk kez tanıştı Eloş hanım .

25 Ocak Pazar : Bugün ziyaretcilerimiz var . Nazo kuziler ailecek , sonrada Atillalar geliyor . Emelcim yine eli kolu dolu . Atinin bebeklik oyuncakları vb. , kekler , pogacalar , yüklenip gelmiş . Cay yaptık , yedik içtik beraber . Böyle zamanlarda lohusa evine kek- börek- yiyecek vs. götürülürmüş , bilmiyordum , ögrendim . Ne güzel adetlerimiz var diyesim geliyor ... Bebekle ilgilenmekten hiç böyle seylere ayıracak vaktimiz yok cünkü . Yas 60 a dayanınca annemde cabuk yoruluyor , ben malum zaten . Bu arada göz damlasına ragmen göz akıntımız gecmek bilmiyor . Gece- sabaha karsı yine sıkıntılıyız , gaz sancıları , bir uyumak bilmemek , anam aglıyor ... Artık annemi uyandırmadan kendim basa cıkmaya calısıyorum . Yorgunum L(((

26 Ocak Ptesi : Güne erken basladık , doktordayız . Saglam cocuk polikiliniğinde önce bebek hemşiresine gidiyoruz . Boy kilo ölcümü 5 günde kiloda 100 gr . kadar artıs boyda 2.5 cm . uzama var . Babasıyla cok seviniyoruz tabi . 3.700 / 49.5 cm ölçümleri . Maşallah kuzuma benim. Yalnız bir topuk kanı hikayemiz varki evler senlik . Zeka testi içinmiş , galiba hepatit içindeo sırada alındı . Topuk kanı kitinde 4 tane daire var , kanı ile boyanması gereken , boşluk kalmayacak şekilde . Topuk delerken degil belki ama hızlı kan akışı olmadıgı için cocugumun ayagını defalarca delerek , sıkarak işkence yapıyorlar . O ağlıyor , ben ağlıyorum . Sessiz sakin bebegimin resmen orada cigerleri acıldı aglamaktan , o gün bugündür , agladıgı zaman daha bir inletiyor sanki ortalığı . Anne yüreği işte , dayanamıyorum . Kapıdaki kadınlar bile cıkarken “yazık-yazık cok agladı” dediler bebişime . Hemen emzirme odasına atıp sakinleştiriyorum yavrukuşumu .

Tekrar bir dr. faslı , hepatit ve işitme testine yollandık . Sarılık var ama bilirubin seviyesi düşük oldugundan tedaviye ihtiyac yok , kulaklarda durum iyi . Gözde mikrobik durumlar söz konusu . Göz damlasını degiştiriyoruz . Cuma tekrar görecek bizi . Yeni ilaç iyi geldi gibi ...

Ögleden sonta evdeyiz . Hem o hem ben yorgunuz , gecede yorgunuz . İkimizde bol uyku cekip dinlendik .

27 Ocak Salı : Evde rutinler aynı . Göz pansumanları , göbek bakımları , emzirme ,alt degiştirme , anneanne ve dedeyle oynama faslı derken gün geciyor . Aksama dogru babaanne ve diger dedede geliyor Ispartadan . Evde tam bir cümbüş var . Ziyaretçilerimiz oluyor , çiçekler , hediyeler geliyor . Babası kızımın nüfus kagıdını cıkartmıs . Ela ismine Nazlı göbek isminide ekleyerek . Kızımız artık Ela Nazlı ... Gerçi ben Eloşcuyum ama baba tarafı Nazlı diye sevecek heralde . İsim karmasası durumları ... Neyse ... İsmiyle yaşasın ,oda yakışır , yinede nazlı bir kız degil , cabbar bir hatun olmasını tercih ederim yavrumun tabi , annesi gibi .

28 Ocak Çrş : Yavrukuşumla 1 haftamızı doldurduk bile . Zamanın nasıl hızla geçtiğini görmek şaşırtıyor insanı . Ela büyüyor , her geçen gün güzelleşiyor , balkaymak oluyor . Gözlerini bana dikiyor , dikkatli dikkatli bakıyor . Yüzleri ezberliyor , mırıldıyor kedi gibi . Bende bugün banyo yapabildim çok sükür , dikişlerde şimdilik sorun yok gibi . Hafif agrı olsada dayanılmayacak gibi degil . Agrı kesici almadım hiç . Sadece ilk gün . Veriyorlar ama , herhalükarda sütten bebege gectiği için mecbur kalmadıkca kullanmamakta fayda varmış . Haliyle bende almadım . Dinlenmeye calısıyorum . Evde yardımcı çok allahtan ... Yuvarlanıp gidiyoruz . Birkac gündür bende bebegimin altını rahat alıyor , gazını cıkarabiliyorum . Epey bir traniee yaptım sayılır . Babayla sabah diyaloglarıda cok seker , bayılıyorum ikisinede.

Bu arada annelik muhteşem bir duygu . Kocanın pabucu damlarda geziyor . Evlat aşkı gerçekten bambaşka . Seni çok seviyorum küçük süt kuzum , Eloşum benim , yavrukuşum...

26.01.2009

Aramıza Hoşgeldin Ela Nazlı

Aramıza Hoşgeldin Ela Nazlı

Ela hastane deki 2. gününde